Avrupa İslamofobi Raporu

3 Nisan 2017 Pazartesi
Siyaset, ekonomi ve toplum araştırmaları vakfı “Seta" Avrupa İslamofobi Raporu"nun ikincisini hazırladı. 27 avrupa ülkesini kapsayan raporda önemli tespitlere yer verilirken, İslamofobi raporunda çözüm için yollar da anlatılıyor. 
 
Rapor için ırkçılık ve islamofobi alanında uzman 31 isim çalıştı. Avrupa’da islamofobide ciddi artış olduğu belirtildi. İslamofobinin Avrupa’da farklı kültür ve dinlerin bir arada yaşamasının önünde büyük bir tehdit halide geldiği belirtildi. 
 
Bugün gelinen noktada İslamofobi artık müslümanlara yönelik sadece retorik bir nefret söylemi olma eşiğini çoktan aştı ve okul, iş yeri, cami, toplu taşıma araçları ve sokakta müslümanlara yönelik fiziki saldırılarda kendini gösteren somut bir düşmanlık halini almıştır."
 
Raporda islamofobinin düşmanlığa dönüştüğünün altı çizildi. Bazı avrupa ülkelerinde olumlu gelişmelerin ise yeterli olmadığına yer verildi. 
Avrupa adalet divanının verdiği başörtüsü kararı, bazı avrupa şehirlerinde camii minalerelerinin yasaklanmasına yönelik uygulamalar ve müslümanların ifade özgürlüğünü kısıtlayan düzenlemeler örnek gösterildi. Avrupa medyasının ve siyasetçilerinin bu tür kararlan alınmasında etkili olduğu vurgulandı. 
 
"Avrupa'nın kendisini ırkçılık sorununu aşmış bir topluluk olarak lanse etme yanılgısı, birçok avrupa toplumunun islamofobinin yerel düzeydeki etkilerinin boyutunu anlamasını engellemektedir. İslamofobi her şeyden önce avrupa toplumlarının karşı karşıya olduğu bazı temel iç sorunlara işaret etmektedir. Bir toplumsal hastalık olan islamofobinin tanınması ve eleştirel olarak değerlendirilmesi, avrupa'da daha adil toplumlar yaratabilmek için hayati öneme haizdir."
 
Siyaset, ekonomi ve toplum araştırmaları vakfı seta’nın raporunda avrupa’nın müslümanlara da diğer din mensuplarıyla aynı hakların verilmesi gerekliliği belirtildi. 

"ulusal güvenlik adına din ve inanç özgürlüğünün kısıtlanması kabul edilemez" denildi. 
 
 
"Şiddet yanlısı aşırılıklarla mücadele adına islam'ın bir güvenlik sorunu haline getirilmesi ve bunun bir sonucu olarak müslümanların dinlerini özgürce yaşamalarının, toplantı ve seyahat özgürlüklerinin engellenmesi avrupa'daki tüm demokratik güçler tarafından sorgulanmalıdır. Avrupa sadece aşırı sağcı ve popülist partilerin nefret söylemlerine meydan okuyan siyasetçilere islamofobik kurumsallaşmış ırkçılığa karşı da mücadele eden daha cesur siyasetçilere ihtiyaç duymaktadır."