3. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu

14 Nisan 2023 Cuma
3. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu

3. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu

“3. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu”nda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “İslam düşmanlığı, ardında kirli çıkar ilişkileri ve ırkçılık barındıran ciddi bir insan hakları sorunudur” dedi.


Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından üçüncüsü düzenlenen “Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu”na katıldı.

Başkan Erbaş, “İslam Düşmanlığı ile Yeni Nesil Mücadele” temasıyla ATO Congresium’da gerçekleştirilen forumda yaptığı konuşmada, “İslam, insanın kendisiyle, Rabbiyle, toplumla, çevreyle ve bütün varlık alemiyle ilişkisini en ideal düzeyde belirleyen ilahi bir nizamdır. Bireysel, toplumsal ve çevresel ilişkilerin zeminine adaleti ve merhameti yerleştiren İslam, insanın anlam arayışına en kapsamlı cevabı veren ve varoluşsal bunalımlarını sekinete dönüştürebilmesinin yolunu gösteren inanç, düşünce ve değerler bütünüdür.” dedi.

“İslam’ın temel hedefi, yeryüzünün barış ve huzurunu temin etmektir”

Allah’ın bütün insanlık için bir nimeti olan İslam’ın temel hedefinin, yeryüzünün barış ve huzurunu temin etmek olduğuna işaret eden Başkan Erbaş, “Bu sebeple Allah’ın son ve evrensel mesajı Kur’an-ı Kerim; dünyada huzur ve barışın en büyük teminatı olarak adaleti, hakkaniyeti, temel hak ve hürriyetlerin dokunulmazlığını emretmektedir. Onları korumak için hükümler vaz etmektedir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), ‘Müslüman, insanların, elinden ve dilinden emniyette olduğu kimsedir’ şeklinde tanımlamaktadır. Bu ölçü, dünyadaki herkesin onurlu, özgür ve insanca bir hayat yaşama hakkını savunmayı gerektiren bir hayat düsturudur. Bu düsturu benimseyen Müslümanlar, insan hak ve hürriyetlerini savunmayı ve bu uğurda mücadele etmeyi inançlarının gereği bir sorumluluk olarak görmektedirler.” şeklinde konuştu.

“Küresel güçlerin emperyalist emelleri için giriştikleri toplum mühendisliği, dünyayı eşi görülmemiş felaketlere sürüklemiştir”

İslam medeniyetinin hüküm sürdüğü her yerde adalet, barış ve birlikte yaşamaya dair sayısız güzelliklerin kayda geçtiğini kaydeden Başkan Erbaş, tarihi süreç içerisinde Müslümanların İslam’ın ilkeleriyle hayata rehberlik ettiği dönemlerde yeryüzünün insani değerlerle buluştuğunu ve hayata huzurun, güvenin, esenliğin hakim olduğunu ifade etti.

18. yüzyıldan itibaren dünyanın köklü değişikliklere sahne olduğunu ve büyük oranda Batı’nın siyasi, askeri, iktisadi ve kültürel hegemonyası altına girdiğine dikkati çeken Başkan Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Ne yazık ki bu dönemde ardı arkası kesilmeyen savaşlar, işgaller, terör olayları, açlık, yoksulluk ve sosyal problemler, dünya nüfusunun kahir ekseriyetine hayatı zindan etmiştir. Küresel güçlerin emperyalist emelleri için giriştikleri toplum mühendisliği, dünyayı eşi görülmemiş felaketlere sürüklemiştir. Yine bu dönemde ulaşılan bilimsel, teknolojik ve ekonomik seviyeye rağmen yeryüzü, bütün insanlığı kuşatacak refahı ve huzuru yakalamış değildir. Nitekim bugün dünyamız, sosyal, kültürel, siyasi ve iktisadi açılardan devasa krizlerin kuşatması altında tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşamaktadır. Kronik hale gelen küresel adaletsizlikler ve toplumlar arası eşitsizlikler, insanları karamsarlık, çaresizlik ve umutsuzluk girdabına sürüklemektedir. Maddi ve manevi bunalımlara mahkum etmektedir.”

“Birtakım odaklar, sömürge düzenlerini devam ettirebilme yolunda engel gördükleri İslam’ı her fırsatta itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar"

İnsanlığın anlam arayışına çare olmak bir yana en temel sorunlarına bile çözüm üretmekten aciz kalan Batı dünyasının, İslam nizamına alternatif olarak ortaya koyduğu bütün tekliflerinin, sistemlerinin, ideolojilerinin ve politikalarının inandırıcılığını kaybettiğini ifade eden Başkan Erbaş, “Bu sebeple birtakım odaklar, kendi sömürge düzenlerini devam ettirebilme yolunda bir engel olarak gördükleri merhamet dini İslam’ı ve onun müntesiplerini her fırsatta itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır.” ifadesini kullandı.

Fiili, iktisadi ve kültürel açıdan müdahalelere maruz kalan İslam coğrafyasında özellikle İslam’ın ilkelerine yönelik planlı manipülasyonların yapıldığına dikkati çeken Başkan Erbaş, Müslümanların, savaş, işgal, terör, şiddet ve yoksulluk altında zor ve sıkıntılı süreçlere mahkum edildiğini belirterek, bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak da İslam’ın temel kavramlarından adalet, merhamet, emanet, barış, itidal gibi değerlerin yerini büyük oranda kaosun, kargaşanın ve anlamsız çatışmaların aldığını aktardı.

“Batı dünyası, yersiz kaygı ve suni korkular üreterek İslam düşmanlığını körüklemektedir”

Başkan Erbaş, İslam coğrafyasındaki bu trajik durumdan faydalanarak suni bir şekilde üretilen bir takım illegal yapılanmaların, taşeron bir istismar aracı olarak Müslümanların bütün imkan, zenginlik ve enerjilerini sömürmeye devam ettiğine işaret ederek, “Maalesef bugün Batı dünyası, bu tür illegal terör yapılanmaları ve onların sebep olduğu sosyal sorunları Müslümanların aleyhine hunharca kullanmaktadır. Buradan hareketle, İslam ve Müslümanlar hakkında olumsuz algı ve tasavvur oluşturmakta; yersiz kaygı ve suni korkular üreterek İslam düşmanlığını körüklemektedir.” diye konuştu.

“Bazı politikacıların kullandığı nefret dili, Müslümanların değerlerine karşı ırkçı saldırıların tahrik gücünü oluşturuyor”

“İslam düşmanlığı, ardında kirli çıkar ilişkileri ve ırkçılık barındıran ciddi bir insan hakları sorunudur.” diyen Başkan Erbaş, İslam’ı, şiddet ve terörü besleyen bir ideolojiden ibaret gösterenlerin gerçek amacının, dinler ve medeniyetler arasında çatışma ortamı oluşturarak bundan politik, ideolojik ve ekonomik çıkar sağlamak olduğunu belirtti.

Pek çok Avrupa ülkesinin son zamanlarda inanca saygı alanında sergilediği tavrın, insanlık adına endişe verici olduğunu kaydeden Başkan Erbaş, bazı politikacıların sorumsuz bir şekilde kullandığı nefret dilinin, Müslümanların inançlarına, kutsallarına ve değerlerine karşı ırkçı saldırıların tahrik gücünü oluşturduğunu söyledi.

“Irkçı içerikler, medya vasıtasıyla yayılarak İslam karşıtı eylemlere zemin hazırlıyor”

İslam karşıtı eylemlerin lokomotif gücünü medyanın oluşturduğu değerlendirmesinde bulunan Başkan Erbaş, “Nitekim emperyalist amaçlarla üretilen ırkçı içerikler, medya vasıtasıyla yayılarak dünyadaki İslam karşıtı eylemlere zemin hazırlamaktadır. Özellikle Avrupa’da hukuka ve insan haklarına saygıyı ve toplumsal barışı önemseyen entelektüellerin, aktivistlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve medya mensuplarının İslam’a yapılan açık saldırılara ve hak ihlallerine karşı tepki göstermelerini sağlayacak kurumsal ve sivil mekanizmalara, teşebbüslere ihtiyaç vardır.” dedi.

“Yeni medya mecraları, İslam’ın evrensel mesajını geniş kitlere ulaştırmada büyük bir imkan”

İslam düşmanlığıyla mücadelede çağın önemli bir imkanı olan yeni medya gerçeğinin, mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizen Başkan Erbaş, “Kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve dijitalleşmeyle birlikte yeni medya araçları, hızlı erişim, etkileşim ve paylaşım gibi imkanlarıyla, geleneksel medyaya oranla daha etkin bir hüviyeti haizdir. Bu yüzden yeni medya mecraları, İslam’ın evrensel mesajını, İslam düşüncesini ve ahlakını geniş kitlere ulaştırma hususunda büyük bir imkan ve potansiyeli barındırmaktadır. Bu sebeple İslam’ın hakikatinin ve evrensel değerlerinin yeni medya ile doğru ve sağlıklı bir zeminde ilişkilendirilmesi son derece önem arz etmektedir. İslam’ın temel değerlerini ve ahlak ilkelerini insanlığın idrakine sunma hususunda bu alan mutlaka bilinçli, planlı ve etkin bir şekilde kullanılmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Gelin, barış anlamına gelen İslam’a düşman değil, dost olun!”

Başkan Erbaş, şunları kaydetti:

“Buradan tüm Müslümanlara bir çağrıda bulunmak istiyorum; İslam’ı öyle güzel, öyle sahih, öyle Kur’an ve sünnetin koyduğu ölçülere riayet ederek yaşayalım ki, ‘bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin.’ İslam’a düşmanlık edenlere de çağrım şudur; Gelin İslam’ı önce tanıyın, tanımaya çalışın. ‘Kişi bilmediğinin düşmanıdır.’ Kur’an’ı tanıyın. Kur’an’ı tanıyıp anlarsanız, seveceksiniz. İslam’ın adalet, rahmet, merhamet, ilim, hikmet, ahlak, infak, paylaşma, dayanışma, farklı inanç ve kültürlerin bir arada barış içerisinde yaşamaları için koyduğu ilkeler ve benzeri… Hayat veren bir din olduğunu göreceksiniz eğer tanırsanız. Hz. Ebubekir’in, ‘Şunu bilin ki, en kuvvetliniz; benim yanımda mazlumun hakkı kendisinden alınıncaya kadar en zayıfınızdır. En zayıfınız da, benim yanımda hakkını zalimden alıncaya kadar en kuvvetlinizdir’ ilkesi, İslam’ın medeniyet birikiminin özünü oluşturmaktadır. Bunu gören gözler, işiten kulaklar, anlayan kalpler İslam’ın yeryüzüne gönderilen en büyük nimet olduğunu fark ediyorlar ve onun en büyük dostu oluyorlar. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Gelin barış anlamına gelen İslam’a düşman değil dost olun. Hem siz mutlu olacaksınız hem de dünya barışına katkı sağlayacaksınız. Size tavsiyem, Alman tarihçi, mütefekkir Sigrid Hunke’nin ‘Avrupa'nın Üzerine Doğan İslam Güneşi’ isimli eserini okumanız. Okuyun, o zaman İslam’a düşmanlıktan vazgeçip dost olacaksınız.”

Konuşmasının sonunda, forumun hayırlara vesile olmasını dileyerek, katılımcılara teşekkür eden Başkan Erbaş, “Tüm emek ve gayretlerimizin insanlığın iyiliğine, yeryüzünün barış ve selametine vesile olmasını yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.” dedi.

Foruma, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de katıldı.