Görmez'den Avusturya Parlamentosunda Kabul Edilen İslam Yasasına Tepki

2 Mart 2015 Pazartesi

 

 

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, dün Avusturya parlamentosunda oylanarak kanunlaşan İslam Yasasının Avusturya ve Avusturya’nın tarihine yakışmadığını ve farklı din mensupları arasındaki eşitlikleri ve özgürlükleri ortadan kaldıran bir kanun olduğunu kaydetti.

 

Avusturya meclisinde yapılan ‘İslam Avusturya’nın parçasıdır, değildir’ şeklindeki tartışmaları büyük bir üzüntüyle izlediğini dile getiren Başkan Görmez, “Her şeyden önce Avrupa’da herhangi bir ülkenin birlikte yaşama kültürünü güçlendirmek yerine, Müslümanlara yönelik başlayan İslamofobia dalgasını bertaraf etmek yerine entegrasyon ve güvenlik politikalarının bir parçası olarak her ülkenin oturup kendi İslam’ını üretmeye kalkışmasını kesinlikle beyhude bir çaba olarak değerlendiriyorum” dedi.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan ‘İşbirliği Protokolü’ töreninde gazetecilerin soruları üzerine konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, nitelikli birlikteliği oluşturmada en önemli hususun din özgürlüklerinin önünün alabildiğine açılması olduğunu vurguladı. Başkan Görmez, şöyle konuştu:

 

Her şeyden önce bu yasa, Avusturya’ya ve Avusturya’nın tarihine yakışmamıştır. Avusturya Avrupa’da ilk defa İslamiyet’i 1912 yılında resmi olarak kabul eden ve bu yönde müesseselerini geliştiren, Avrupa’ya da bu yönde örneklik teşkil eden bir ülkeydi. Doğrusu son karar, çok tartışmalı olarak gündeme geldi. Ben bu yasanın Avusturya’da meydana gelen zorunlu bir ihtiyaçtan dolayı gündeme geldiğini düşünmüyorum. Maalesef Avrupa’yı saran İslamofobia dalgası aşırı sağ ve radikalleşmenin meydana getirdiği olumsuz etkilerle bu kanun gündeme geldi.

 

“Diyanet İşleri Başkanlığı, Avrupa’da birlikte yaşama kültürü, ahlakı ve hukukunu güçlendirmiştir…”

 

Bu yasa, farklı din mensupları arasındaki bütün eşitliği ortadan kaldıran bir kanun. Bu yasayla sadece Başbakanın etkisiyle 100 yıllık bir dini cemiyet ilga edilebiliyor. Bilhassa üzerinde durulan en önemli hususlardan bir tanesi, bugüne kadar 30-40 yıldır Diyanet İşleri Başkanlığımızın Avusturya’da yaşayan vatandaşlarımıza götürdüğü din hizmetleri… 40 yıldır bu din hizmetlerini, hem Avusturya’da hem Almanya’da hem de Avrupa’nın her tarafında Diyanet İşleri Başkanlığı, Avrupa ülkelerinin kanunlarıyla kurulan müesseselerle ortaklaşa işbirliği içerisinde yürütmektedir. Tarihine baktığımız zaman Diyanet İşleri Başkanlığı ile yürütülen bu hizmetlerin o toplumlara hiçbir olumsuz yönü olmamıştır. Sadece barış içerisinde birlikte yaşama kültürü, ahlakı ve hukukunu güçlendirmiştir.

 

“Bu yasa, Avrupa’yı saran İslamofobia dalgasının bir sonucudur…”

Dün Avusturya meclisinde yapılan tartışmalarda, ‘İslam Avusturya’nın parçasıdır, değildir’ şeklindeki tartışmaları büyük bir üzüntüyle izlediğimi belirtmek istiyorum. Her şeyden önce Avrupa’da herhangi bir ülkenin birlikte yaşama kültürünü güçlendirmek yerine, Müslümanlara yönelik başlayan İslamofobia dalgasını bertaraf etmek yerine entegrasyon ve güvenlik politikalarının bir parçası olarak her ülkenin oturup kendi İslam’ını üretmeye kalkışmasını kesinlikle beyhude bir çaba olarak değerlendiriyorum ve doğru olmadığını düşünüyorum.

 

“Her ülkenin kendine göre bir İslam’ı olmaz ve İslam devlet politikalarıyla üretilemez…”

İslam, evrensel bir dindir. Kaynakları, tarihi, esasları ve ilkeleri bellidir, her ülkenin kendine göre bir İslam’ı olmaz. Ve bunlar devlet politikalarıyla üretilecek şeyler değildir. Bunlar ancak doğru bilgiyle, dini özgürlüklerle geliştirilebilir.

 

“Nitelikli birlikteliği oluşturmanın en önemli yolu, dini özgürlüklerin önünü alabildiğine açmaktır…”

Nitelikli birlikteliği oluşturmanın 3 tane yolu var. Bir tanesi, alabildiğine dini özgürlüklerin önünü açmaktır. İkincisi, din hizmetlerini belli bir sistem içerisinde yürütmenin önünü açmaktır. Son olarak da din eğitiminin en güzel bir şekilde önünü açmaktır. Yoksa bu tür kanunlarla, düzenlemelerle, 100 yıllık hakları almak suretiyle sorunların çözülebileceğine ilişkin inancım yoktur.

 

“Avusturya’daki Müslümanlara çağrım, tepkilerini demokratik çerçevede göstermeleridir…”

 

Mutlaka aklı selimin egemen olacağını düşünüyorum. Kilise mensuplarının bu yasaya destek vermemiş olmasını çok önemli bulduğumu ifade etmek istiyorum. Avrupa hukuk müktesebatı dikkate alındığında pek çok maddenin büyük sorunlar taşıdığını, İnsan Hakları Mahkemesinden bu kanunun geri döneceğini ifade etmek istiyorum. Avusturya’da yaşayan Müslüman kardeşlerime çağrım, bu durumu yüksek bir olgunluk ve teenniyle karşılamalarıdır. Tepkilerini demokratik çerçevede, bilimsel olarak anlatmaya ve izah etmeye devam etmeleri gerektiğini ifade etmek isterim.