“İftarı Beklerken” ilk bölümüyle ekranlara geldi…

14 Nisan 2021 Çarşamba
“İftarı Beklerken” ilk bölümüyle ekranlara geldi…

“İftarı Beklerken” ilk bölümüyle ekranlara geldi…

Diyanet TV’de ekranlara gelen “İftarı Beklerken” programının ilk bölümünde “Mağfiret ve Bereket Ayı Ramazan” konu başlığı ele alındı.

Diyanet TV’de ekranlara gelen iftar programının ilk bölümüne, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı ve İstanbul İl Müftüsü Mehmet Emin Maşalı konuk oldu.

“İftarı Beklerken” programının ilk bölümüne konuk olan Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Haçkalı, orucun toplumsal yansımalarından bahsederek, manevi halin sirayet edici bir özelliğinin olduğunu orucun da insandan topluma bu manevi hal ile yayıldığını ifade etti.

Ramazan ayının öneminin Kur’an ve hadis ışığında anlatıldığı “İftarı Beklerken” programında İstanbul İl Müftüsü Maşalı, “İnsanoğlunun oruç hariç bütün iyi amelleri kendisi içindir; ama oruç benim içindir ve ben mükafatını vereceğim.”  hadis-i şerifine dikkat çekti.

Orucun, Müslümanlar için önemini anlatan Haçkalı, “İnsanın ruh ve gönül dünyası aydınlandığı zaman etrafındaki insanlara da yansır.” diyerek orucun toplumsal yansımalarına dikkat çekti. Haçkalı sözlerine şöyle devam etti:

“Manevi hal, sirayet edicidir. Hz. Peygamber’in bu konuda bir hadis-i şerifi var. ‘Kömürcünün yanına giden oradan siyah ile ayrılır. Misk satan kişinin yanına giden de oradan misk kokusuyla ayrılır.’ İnsanın ruh ve gönül dünyası bu şekilde açıldığı ve aydınlandığı zaman, etrafındaki insanlara da yansır. Bu mana, gönül ve feyz dünyasında da böyledir. Bir araya gelinen o sohbetler, insanları hep beraber ayağa kaldırır. Birindeki coşku, ötekine sirayet eder. Oruç geldiğinde insanlar kendine çeki düzen veriyor, suç oranları azalıyor. Bu ay, bir muhasebe ayı. İnsanımızın burada yapacağı şey; imanını ve amelini kontrol etmek. İslam’ın bizden istediği amel-i salihtir. Her fert kendisini ıslah etme yönünde çalıştığı zaman, toplumun hepsine yansıyor. Zekatlarımızı bu ayda vermeye çalışıyoruz. Bu toplumsal kaynaşma, bencilliğin getirdiği cimriliğin getirdiği kötü hasletlerin yerini paylaşmanın getirdiği o bereket. Bencil Müslüman hayırlı bir Müslüman değildir. İslam, toplum ve insanlarla birlikte yaşanan bir şeydir. Amel-i salih insanın bütün yapıp ettikleriyle ilgilidir. Bir memur, bir çiftçi işinin hakkını veriyorsa o amel-i salihtir.”

Peygamber Efendimiz’in oruçla ilgili hadis-i şerifine dikkat çeken Maşalı, orucun önemini şu sözlerle anlattı:

“Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde ‘Ademoğlunun, yapmış olduğu bütün ameller ona aittir. Oruç hariç. Oruç bana aittir. Onun mükafatını ben vereceğim.’ buyuruyorlar.  Bu hadis üzerine Buhari Şarihi İbn Hacer on civarında orucu diğer ibadetlerden ayıran özellikleri zikretmeye başlar. Zikrettiği birinci özellik, oruca riyanın karışmasının mümkün olmamasıdır. Oruçlunun bütün haline muttali olan bir tek Cenab-ı Allah var. Dolayısıyla İbn Hacer diyor ki; oruç riya yapılabilecek bir ibadet değil. Kişi, orucu sadece Allah rızası için tutabilir.”

“Cennetlik olmak demek, Cenab-ı Hakk’ın rızasına kavuşmuş kişi demektir.” diyen Maşalı, ibadetleri Allah rızasını kazanmak için yapmanın önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

“Cennetlik olmak demek, Cenab-ı Hakk’ın rızasına kavuşmuş kişi demektir. En büyük nimet de Cenab-ı Hakk’ın rızasına kavuşmuş olmaktır. Yunus Emre ‘Bana seni gerek seni’ sözüyle, esas gayem cennete girmenin ötesinde senin rızana erişmiş olmaktır, diyor. Cenneti hedeflerken de esas gayenin Cenab-ı Hakk’ın rızası olduğunu şuurumuzda, bilincimizde sürekli olarak taze tutalım. 

Yunus Emre’nin bir aşık olarak Allah rızası için ibadetlerini yerine getirdiğini ifade eden Haçkalı ise sözlerine şöyle devam etti:

“Yunus Emre aşıktır bu aşka. Yunus, Allah’ın aşkına aşık. İbadet sadece şekil değildir. İbadetin özü; ihlastır, samimiyettir, Allah sevgisidir, muhabbettir, aşktır. Cenab-ı Hakk, her insana bu yola girme imkanı tanımıştır. Cenab-ı Hakk, her gün; her nefeste insana mutlaka pek çok ikramını ve ihsanını gösteriyor.” 

“İftarı Beklerken” ramazan ayı boyunca Necip Karakaya’nın sunumuyla her gün saat 18.30’da Diyanet TV’de…