İl Müftüleri İstişare Toplantısı Edirne’de Başladı

2 Mart 2015 Pazartesi

“Vahşete dayalı ölümlerin, Şam’da, Bağdat’ta olmasıyla Paris’te olması arasında hiçbir fark yoktur"


‘30. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Edirne’de başladı. Üç gün sürecek toplantının açılış programına Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Balkan ülkeleri Diyanet İşleri Başkanları, Diyanet İşleri Başkanlığının üst düzey yöneticileriyle 81 il müftüsü katıldı.

 

Toplantının açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İslam dünyasında ve insanlık aleminde herkese üzüntü veren hadiselerin yaşanmaya devam ettiğini söyledi.

 

Geçtiğimiz hafta Paris’te meydana gelen saldırıya ilişkin de konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, dünyada yaşanan tüm ölümlere, katliamlara aynı tepkinin verilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Vahşete dayalı ölümlerin, Şam’da, Bağdat’ta olmasıyla Paris’te olmasının farkı yoktur. Son 10 yılda İslam coğrafyasında acılarla kıvranan 12 milyon insan katledildi, yok edildi. Geçen hafta Paris’te yine hiçbir şekilde hiçbir müminin, hiçbir aklı selimin kabul etmeyeceği 12 insan hunharca katledildi. Ama 12 milyon insanın katledildiğine ses çıkarmayan insanlığın sadece 12 kişiye düzenlenen bir cinayet sebebiyle ayağa kalkmasını ibretle izledik.” diye konuştu.

 

Son yıllarda İslamofobi’nin dünya genelinde artış gösterdiğine dikkat çeken Başkan Görmez, İslam’a göre her canın değerli olduğunu ve ölümler arasında ayrım yapmanın insanlığa yakışmayacağını vurguladı. Başkan Görmez, şöyle konuştu: 

 

“İslam'a göre her can değerlidir. Masum bir insanın yok edilmesi tüm insanlığın yok edilmesiyle eşdeğerdir. Bir insanın ölümü, insanlığın ölümüdür. Kuran’ın ifadesiyle ölümler arasında ayrım yapmak insanlığa yakışmaz, katliamlar arasında ayrım yapmak insanoğlunun kârı değildir. Şiddet ve terörün seküler temellere dayanmasıyla, sözde dini temellere dayanması arasında fark gözetmek doğru değildir. Vahşete dayalı ölümlerin, Şam’da ya da Bağdat’ta olmasıyla Paris’te olmasının farkı yoktur. Dehşetle katliamın Karaçi’de, Yemen’de meydana gelmesiyle Berlin’de, Londra’da, Washington’da meydana gelmesinin bir farkı yoktur.”

 

Son on yılda İslam coğrafyasında 12 milyon insanın katledilmesine ses çıkarmayan insanlığın 12 kişinin hunharca katledilmesi sonrası ayağa kalkmasını eleştiren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “12 milyon insanın katledildiğine ses çıkarmayan insanlığın sadece 12 kişiye düzenlenen bir cinayet sebebiyle ayağa kalkmasını ibretle izledik.” Diye konuştu. Başkan Görmez, şöyle devam etti:

 

“İnsanlığın biran önce kendisine gelmesi gerekiyor. Dünya kamuoyunca teröre, şiddete ve vahşete sadece öldürülenlerin kimliğine ve coğrafyasına göre tepki oluşturuluyorsa bu ölümlere çare bulmak maalesef mümkün değildir. Son hafta yaşanan tüm ölümlerden insanlığın vicdani bir ders çıkarması gerekiyor. Bütün dünyanın üzerinde yaşanan acı ve ıstırapların üzerine merhametle, hakkaniyetle, adaletle gitmeliyiz. Ancak o zaman yaşanabilir bir dünya tesis edebiliriz. Sömürgeler, işgaller, saldırılar karşısında maddi işkencelerle, büyük travmalar yaşayan Müslümanların kutsallarını aşağılayarak yapılan manevi işkenceler cinnet haline birer davetiye niteliği taşımaktadır. Acılarla kıvranan İslam coğrafyasında önce cinnet hallerini oluşturmak, sonra da kutsallarını aşağılayarak cinnet davetiyesi çıkarmak, hiçbir insana, çağdaş dünyaya yakışmaz.”

 

“İslam dünyasının kutsallarının aşağılanmasının ifade özgürlüğü adı altında yapılıyor olması kabul edilemez…”

 

İslam dünyasının kutsallarını aşağılamak insana ve çağdaş dünyaya yakışmaz. Bunların ifade özgürlüğü adı altında yapılıyor olması kabul edilemez. Terörü ve vahşeti kınayan bir tavır içinde olmak, Müslüman’ın en önemli vazifelerindendir. Bir kez daha tüm insanlığın vicdanına seslenmek istiyorum: Şiddet şiddetle ortadan kalkmaz, kan kanla temizlenmez, dünyanın güvenliği inançlar üzerinde baskıyla sağlanamaz. Güvenlik ve özgürlük asla birbirine alternatif şeyler değildir.

 

“Yeryüzüne rahmet olarak gönderilen İslam’ın bir korku ve nefret olarak yerleşmesi en büyük sorundur…”

 

“Müslümanlar için İslam’ın rahmet mesajını insanlığa yaymakla mükellef diyanet camiası için üç insandan biri değil, bir tek insanın kalbine, yaratıcının yeryüzüne rahmet olarak gönderdiği İslam’ın bir korku ve nefret olarak yerleşmesinin en büyük sorun ve dert olması gerekir. Bu nefret ve korkunun yüreklerden nasıl taşınabileceği konusuna kafa yorulması gerekiyor.”

 

“Medeniyet götürüyoruz’ denilen hiçbir yere medeniyet götürülmedi…”

 

“Yıllarca dünyadaki çeşitli coğrafyalara ‘medeniyet götüreceğiz’ denilerek hiçbir şey götürülmedi. Bugün Türkiye'nin Afrika'daki Müslümanlarla ilişkileri gelişti. Sömürgelere maruz kalan bütün Afrika'yı görüyoruz ve biliyoruz ancak medeniyet adına bu topraklara hiçbir şeyin taşınmadığını görmenin hüznünü yaşıyoruz. Afrika'nın birçok yerindeki insanlar karnını doyuracak ekmek bulamıyor ancak yeryüzünde gelişmiş en büyük silahlar o insanların elinde olmaya devam ediyor. Biz Somali'yi Türkiye olarak Sayın Başbakanın ilk ziyaretinde Türkiye'den bir uçak dolusu insanlar olarak ziyaret ettik. Somali'de acı acı şunu müşahede ettik: İnsanların sahip olduğu silahlar, araçlar, insanları korumak için yani güvenliği sağlamak için kullanılsaydı hiç kimse ne aç kalırdı, orada ne açlık ve ne de sefalet olurdu. Üzülerek ifade edeyim, medeniyet götürüyoruz denilen hiçbir yere medeniyet götürülmedi.”

 

“Demokrasi götürüyoruz’ denilen her yere, sadece zulüm, şiddet ve vahşet taşındı…”

 

“Arkasından demokrasi götürüyoruz denilen her yere sadece zulüm, sadece şiddet, sadece vahşet taşındı. Bunlar yok sayılarak, bu sebepler yok sayılarak, bütün bunların neticelerini ve bu neticelerde yaşanan şiddeti Müslümanlara mal etmek İslam'a yapılabilecek en büyük haksızlık olur.”

 

“Tevhid ile teslis arasında diyalog olmaz…”

 

Başkan Görmez, konuşmasında Papa'nın Türkiye ziyaretini de hatırlattı. Papa ile gerçekleştirdiği görüşmede “diyalog” kelimesinin de ele alındığını kaydeden Başkan Görmez, şunları söyledi:

 

“Şayet İslam dünyasıyla yeni bir iletişim biçimi geliştirilmek isteniyorsa bu, kilisenin kendisinin ilan ettiği dinler arası diyalog başlığı altında olmaz, olamaz dedim. Çünkü Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında, Müslümanlarla Yahudiler arasında, Müslümanlarla herhangi bir din mensupları arasında hakka ve adalete dayalı olarak insani ve sosyal her türlü ilişki olur. Ancak tevhid ve teslis arasında diyalog olmaz. Bunu toplumlar, topluluklar birbirlerini kandırmasınlar diye söylüyorum, farklı din mensupları arasında ancak hakka ve adalete dayalı yeni ilişkilerin kriterleri konuşulabilir.”

 

“Kudüs Kriterleri' başlığı altında birlikte yaşama ahlakının kriterleri oluşturulmalı…”

 

Benim önerim şu oldu, Kudüs bugün üzülerek belirteyim bir çatışmanın merkezi olarak dile geliyor. Kudüs her üç dinin de mukaddes kabul ettiği bir mekandır. Öyleyse 'Kudüs Kriterleri' başlığı altında birlikte yaşama ahlakının kriterlerini konuşalım. Birlikte yaşama hukukunun kriterlerini konuşalım. İnanın son 40 yılda 1960'lı yıllardan bugüne kadar 'dinler arası diyalog' başlığı altında yapılan hiçbir toplantı insanlığa hiçbir şey katmamıştır.

 

"Diyalog merkezlerinde, dinlerin ortak yönlerinin bir araya getirilmesiyle adeta melez bir din üretilme çabalarına şahit olduk…"

 

Dinler arasında diyalog olmaz. Hele hele bazı yerlerde diyalog merkezleri kuruldu. Bu merkezlerde dinlerin ortak yönleri bir araya getirilmek suretiyle adeta melez bir din üretilme çabalarına da şahit olduk. Bu, hiçbir Müslümanın kabul edebileceği bir şey değildir. Eğer kendi inancına saygı duyuyorsa bu, herhangi bir Hıristiyanın da kabul edebileceği bir şey değildir. Tekrar ediyorum, tevhid ile teslis arasında diyalog olmaz. Ama Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında Müslümanlarla gayrimüslimler arasında hakka ve adalete dayalı birlikte yaşamanın ahlakı, birlikte yaşamanın hukuku ve bunun kriterleri olur. Bunu da dünyaya armağan eden dinin mensuplarıyız biz.”

 

Toplantı, Balkan ülkelerinden gelen Diyanet İşleri Başkanlarının teşekkür konuşmalarının ardından çalıştaylarla devam etti. İl Müftüleri Toplantısı, 15 Ocak Perşembe günü sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erecek.