Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Uluslararası Yüksek Din Öğretimi Kongresi'ne Katıldı

11 Temmuz 2019 Perşembe
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Uluslararası Yüksek Din Öğretimi Kongresi'ne Katıldı

 Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile Ensar Vakfı iş birliğinde İstanbul'da düzenlenen "Uluslararası Yüksek Din Öğretimi Kongresi”ne katıldı.

 

Kongrenin açılışında bir konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Türkiye’de köklü bir ilim geleneğine sahip olmanın avantajıyla yakın tarihte dini yükseköğretim açısından zorlu bir sürece rağmen şartlar ölçüsünde başarılı çalışmalar yapıldığını, Türkiye'nin din, diyanet, toplum, devlet perspektifine ve gelecek tasavvuruna önemli katkılarda bulunulduğunu söyledi.

 

Dinin doğru anlaşılmamasının İslam toplumlarında oluşturduğu sorunlara işaret eden Başkan Erbaş, “Bugün küresel anlamda İslamofobi endüstrisiyle bir algı operasyonunun varlığının yanında İslam toplumlarında da dinin doğru anlaşılması alanında sorunların olduğu, yanlış dini bilgi ve din tasavvurunun, dini kavramların bağlamından koparılarak istismar edilmesinin, yaşanan terör, etnik ve mezhebi farklılıkların soruna dönüşmesi gibi meselelerde etkisi olduğu da aşikardır” dedi.

 

Doğru dini bilginin üretilmesi ve topluma sunulması hususunda çalışmalar yapan kurumların taşıdıkları sorumluluğun önemine değinen Bakan Erbaş, “Dinin bilgisizliğe ya da sağlam temellere dayanmayan yaklaşımlara terk edilmesinin ağır faturasını, doğru şekilde karşılanmayan her ihtiyacın istismara açık olduğunu, bugün daha yakından görüyoruz. Doğru dini bilginin üretilmesi ve topluma sunulması görevi ise tabii olarak yükseköğretim kurumlarının ve Diyanetin sorumluluğunda olmakla beraber, pratik göstergeler açısından farklı tabloların varlığı da müzakere edilmesi gereken bir husustur” diye konuştu.

 

İlimleri dini ve dini olmayan şeklinde tasnif edilmemesi gerektiğini vurgulayan Başkan Erbaş, “Dini yükseköğretim, ilimleri dini/dini olmayan şeklinde keskin çizgilerle tasnif etmenin ötesinde hayata bütüncül yaklaşmalıdır. Bugün insanlığın sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel alanda yaşadığı bireysel ve küresel sorunların hangisinin İslam’ı ve Müslümanları ilgilendirmediğini söyleyebiliriz. Nitekim teknoloji, bilim, ekonomi, hukuk gibi alanlarda yaşanan sorunların temelinde insana, çevreye, evrene bakıştaki çarpık ve yanlış anlayışın yani aslında İslam’ın dünya ve evren tasavvurunun ihmal edilmesinin önemli bir etken olduğunu görmekteyiz” ifadelerini kullandı.

 

“İslam medeniyetinde bilgi, hikmet ve ahlak bir bütündür”

 

Din eğitimini etkileyen pek çok unsurun olduğuna işaret eden Başkan Erbaş, şöyle konuştu,

 

Dini yükseköğretim, tarihi müktesebatıyla güçlü ve doğru bir ilişki kurarak, mefkûre boyutunda evrensel bir bakış açısını tahkim etmelidir. Geleneği toptan reddetmek ya da geçmişi her şeyiyle bugüne taşımak gibi bir imkânsızlığı teklif etmek yerine; geçmişin büyük ilmi müktesebatını sağlam bir zemine ve geleceği inşa sürecinde motivasyona vesile kılmak, dünü, bugünü ve yarını bütünlük içinde ele almak önemsenmelidir.

 

İslami ilimlerin nihai amacı insanın Rabbiyle, toplumla ve çevreyle olumlu ilişkiler kurmasını temin etmektir. Nitekim ilme ve bilgiye vurgu yapan ayet-i kerimeler ve bu meyandaki hadis-i şerifler nihayetinde insanın rabbi ve varlık dünyası ile ilişkilerine kılavuzluk etmektedir. İslam medeniyetinde bilgi, hikmet ve ahlak bir bütündür. Yaşadığımız son iki asra yakından baktığımızda, bilim, bilgi ve felsefenin oldukça öne çıkmasına rağmen bireysel ve toplumsal anlamda, tarihin en büyük krizlerinin yaşandığını görmekteyiz. Bilimsel, teknik ve sosyal alanında yaşanan gelişmelerin, insanlığı neden daha güzel bir hayata taşımadığı sorusu oldukça önemli ve üzerinde düşünmeye değer bir mevzudur.

 

“Hiçbir ilim dalı sosyal gerçeklikleri ve yaşanan hayatı göz ardı edemez”

 

Dinin mekasıdı ile yükseköğretimin müfredatı arasında güçlü bir ilişki kurulması zorunludur. Hiçbir ilim dalı sosyal gerçeklikleri ve yaşanan hayatı göz ardı edemez. Özellikle İslam toplumlarında dinin dışlanarak hiçbir sosyal meselenin tam olarak kavranmasının mümkün olmadığı bir gerçektir.

 

Diğer bir önemli bir husus olarak, din hizmetleri ve din eğitimi sunan Diyanet İşleri Başkanlığı ile dini yükseköğretim kurumlarının ilişkisi, bütün boyutlarıyla acilen yeniden ele alınmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, dünyanın her yerinde ve toplumun her alanında din hizmeti sunan bir teşkilattır. Hizmet götürdüğümüz her bölge kendine özgü şartları ve imkânları gereği farklı formasyonlar gerektirmektedir. Türkiye özelinde, okul öncesi, kadın aile, çocuk, genç, engelli, hasta, mahkum, yaşlı gibi birçok alanda din hizmetini en güzel şekilde yerine getirmek için, bütün bu alanların her biri ile ilgili, yeterli eğitim almış ve alan formasyonuna sahip personele ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu personeli temin edeceğimiz yegâne kaynak olan yükseköğretim kurumlarımız ile bu gerçeğe ve ihtiyaca göre branşlaşma, müfredat oluşturma vb. alanlarda acilen çalışma yapmak durumundayız.

 

Başbakan Yardımcısı Bozdağ

 

Kongreye katılan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, son günlerde "Ilımlı İslam" diye bir mühendislik projesinin gündeme taşındığının da altını çizerek, "Daha önce de vardı bu Ilımlı İslam projesi. Onun Türkiye ve başka yerlerdeki taşeronluğunu yapan çevreler de var. Şimdi başka bir versiyonla kirli bir mühendislik hareketiyle Müslümanları ılımlı Müslüman, ılımlı olmayan Müslüman, radikal olan Müslüman, radikal olmayan Müslüman, falan Müslüman filan Müslüman gibi kendi içinde pek çok ayrıma maalesef tabi tutuyorlar. İnanıyoruz, şüphesiz ki Allah katındaki din İslam'dır. İnanıyoruz Allah'ın emri Peygamberine ve bütün müminlere Müslüman olarak ölmektir. 'Ilımlı Müslüman, ılımsız Müslüman.' demiyor. 'Ilımlı İslam, ılımsız İslam' diye bir din tabirini ben Peygamberimizden, hadis-i şeriflerden duymadım, Kur'an ayetlerinden de duymadık. Ama şimdi bir mühendislik çıkıyor ortaya. İslam İslam'dır, Müslüman Müslüman'dır. İslam'ın müdafi ve muhafızı Cenab-ı Allah'tır. Onun dışında müdafi ve muhafızı samimi olsaydı, Müslümanlar bu halde olmazdı. Herkes kendini bir şey görüyor ama Rabbim esasında Kur'an'ın muhafızı da İslam'ın muhafızı da Cenab-ı Allah'tır" dedi.

 

Yurtiçi ve yurtdışından birçok akademisyenin de katıldığı kongre, 18 Kasım’a kadar devam edecek.